Yaklaşık 1 hafta evde kaldım. Ama evde zaman hic geçmek bilmiyordu. Haberlerde cok can sıkıcı noktalar vardı. Her tarafta insanlar toparlanıp, geniş çaplı tutuklamalar oluyordu. Bu nedenle kendi açımdan bir şüphe duymasam da bir taraftan da acaba diye düşünüyordum. Bu dönemde çocuklarımla bir süreç geçirdim. Bir kez hep birlikte pikniğe gittik. Bu benim onlarla uzun bir süre için taptığım son aktivasyondu. Bunun lezzetini ve neşesini tüm yasadığım süreç boyunca hiç unutmadım. Bazen düşünüyorum hep iş mi yoksa ailem mi diye? Bu konuda hata yaptığımı bir kez daha anlıyorum. Yıllarca emek harcadığım, okuyup bir hekim olarak çalıştığım, uzmanlık eğitimi alıp kariyer yaptığım, yaklaşık 24 sene 9 ay fiili olarak çalışıp hizmet verdiğim DEVLET’im sürec boyunca ve sonrasında benim maddi tüm her şeyimi (malım dahil) geri almıştı. Emekliliğimi 3 ayla kaybetmiştim. Neyin uğruna ailemi 2. Plana atmıştım. Ama yaptığım hatalar için geriye dönüş yoktu. Genel tabirle ok yaydan çıkmıştı.
Yıllarca devletimi düşünerek çalışmış, elimden geldiğince işimi iyi yapmak için çaba göstermiştim. İyi bir vatandaş olmak için uğraşmıştım. Sanırım bu konuda hiç kimse benim için aksini iddia edemeyecektir.
Açığa alınmamdan sonraki günlerimin çoğu, aslında muhasebe ile geçmekteydi. Yaptıklarımı tartıyor, yapmadıklarım için üzülüyor ve çaresizliği iliklerime kadar yaşıyordum. Sosyal medyada ve televizyondaki yayınlarda çıkan haberler artık bu işin bir adaleti uygulamak değil, atılan bir taşla bir insan topluluğunun kıyımı yapılıyordu. Anlaşılıyordu ki her şey önceden hazırlanmış, bütün hesaplar yapılmıştı. Uygulamak için de bir senaryo gerekiyordu ve bu senaryo da 15 Temmuz olarak belirlenmişti. İşte bu düiüncelerle yaklaşık 11 gün geçti ve o gün geldi…..